Çevre sorunları son yılların en çok tartışılan konularından ve belki de günümüze kadar insanlığın karşılaştığı en büyük sorunlardan birisidir. Özellikle son otuz yılda boyutları giderek büyüyen ve bütün insanlığı tehdit eder hale gelen sorunun çözümüne yönelik yeterli çabaların sarfedildiği söylenemez. Gerçi geçtiğimiz yıllarda sorunun çözümü konusunda uluslar arası düzeyde bazı somut adımlar atılmış ve ülkeler bazında ciddi girişimlerde bulunulmuştur ama, bunlar sağlıklı bir çevrede yaşamak ve bu çevreyi gelecek kuşaklara devretmek için yeterli değildir.
Çevre, insanı etkileyen ve ondan etkilenen her şey olarak tanımlanırsa, çevre sorunlarının kökleri tarihin ilk çağlarına kadar uzanır. Ancak ekosistemin ciddi anlamda bozulması ve canlılar için tehlikeli olmaya başlaması sanayi devriminden sonraya rastlar. Çünkü gerçek anlamda, insanın tabiata hakimiyeti sanayi devrimiyle birlikte başlamıştır. Önceleri sanayileşmiş ülkelerde baş gösteren sorunlar giderek bütün dünyayı hatta evreni tehdit eder hale gelmiştir. Konunun bir başka yanını ise, sebebi ve sorumlusu kim olursa olsun, sorundan bütün insanlığın ortak olarak etkilenmesi gerçeği oluşturmaktadır. Çevre sorunları bugün, gelişmişi-azgelişmişi, doğulusu-batılısı, güneylisi-kuzeylisi ve sosyalisti-kapitalisti ile bütün dünyayı tehdit eder bir nitelik kazanmıştır. Bu gerçek, son yıllarda iyice anlaşılmaya başladığı için artık konu, ortak çareler ve çözüm çabalarının yoğunlaştığı bir alan olarak karşımızda dururken, insan ve çevre arasındaki etkileşimin vazgeçilmez nitelikte oluşu ve çevre sorunsalının günümüzde kazandığı boyutlar, çevre kavramının yeni yaklaşımlarla ele alınması ihtiyacını da beraberinde getirmiştir.