
Çevre, 20.yüzyılın son çeyreğinden başlayarak, dünyanın gündeminde, önemi artan bir yer tutmağa başladı. Ne yazık ki, insanlık, küresel nitelik taşıyan çevre sorunlarının, çevrenin tüm öğeleri gibi, kendi varlığını da tehdit etmekte olduğunun geç farkına varabildi. Bununla birlikte, deniz henüz bitmiş değildir. Zararın neresinden dönülürse dönülsün, bundan insanlığın kazançlı çıkacağına kuşku yoktur.
Uluslararası kuruluşların öncülüğünde, yaşam ortamlarının sürekliliğini sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar umut verici bir gelişme çizgisi izliyor. Geriye dönüşü olmayan çevre zararları bir yana bırakılsa bile, Stockholm den (1972) Rio ya (1992), Rio dan Johannesburg a (2002) giden yolda, çevre bilincinin genel düzeyinde dikkate değer bir yükselme olduğunu söylemek abartma olmayacaktır. Devlet yönetiminde görev alanlar, yerel yönetimler, işçiler, işverenler, gönüllü kuruluşlar, sokaktaki insan ve özellikle ilkokul üniformalı öğrenciler, artık çevre değerlerine karşı nasıl davranılması gerektiği konusunda otuz yıl önce olduğundan çok farklıdırlar.
Uluslararası kuruluşların öncülüğünde, yaşam ortamlarının sürekliliğini sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar umut verici bir gelişme çizgisi izliyor. Geriye dönüşü olmayan çevre zararları bir yana bırakılsa bile, Stockholm den (1972) Rio ya (1992), Rio dan Johannesburg a (2002) giden yolda, çevre bilincinin genel düzeyinde dikkate değer bir yükselme olduğunu söylemek abartma olmayacaktır. Devlet yönetiminde görev alanlar, yerel yönetimler, işçiler, işverenler, gönüllü kuruluşlar, sokaktaki insan ve özellikle ilkokul üniformalı öğrenciler, artık çevre değerlerine karşı nasıl davranılması gerektiği konusunda otuz yıl önce olduğundan çok farklıdırlar.